Behçet Aysan

Sefa Behçet Aysan, 1949 yılında memur bir ailenin çocuğu olarak Ankara’nın Çeşme Mahallesi’nde doğdu. Babası Fikret Aysan Girit kökenli, annesi Kadriye Aysan ise Saraybosna göçmeniydi. Teknik ressam olan babası aynı zamanda şiirleri Defne, Caba, Hisar gibi dergilerde yayımlanmış bir şairdi. Anne Kadriye Aysan ise Güzel Sanatlar Lisesi mezunuydu. Çocukları doğana kadar güzel sanatlarla ilişkili kurslarda öğretmenlik yapmıştı.  

Behçet Aysan, ilköğretimi Demirlibahçe İlkokulu’nda okudu. 1960 yılında babasının yönlendirmesiyle askerî ortaokul sınavlarına girdi. Önce Selimiye Askeri Ortaokulu’ndan, daha sonra Kuleli Askerî Lisesi’nden başarıyla mezun oldu. 1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne askerî öğrenci olarak girdi. Üniversite yıllarında Gençlik Hareketi’nin içinde yer alan Aysan, 1971 yılında gözaltına alındı. Harbiye, Selimiye, Kartal-Maltepe, Ankara Mamak ve Ankara Merkez Cezaevlerinde tutuklu kaldı. Sivil mahkeme tarafından iki yıl kadar sonra aklanarak cezaevinden çıkmış olsa da üniversiteyle ilişiği kesilerek ordudan atılmıştı. Böylece Aysan’ın özellikle işsizlik sorunuyla karşı karşıya kaldığı zorlu yıllar başladı. Bu süreçte Dev-Genç örgüt teşkilatı içinde genel sekreterlik ve sendikalarda eğitmenlik, Yankı dergisi ve Türk Haber Ajansı’nda gece sekreterliği yaptı. Simit satma deneyimi ise yalnızca bir gün sürdü.  

1970’lerin ortaları, ekonomik zorluklar dışında, kişisel öyküsü ve sanat hayatı adına kayda değer değişimlerin yaşandığı bir dönem oldu. 1975 yılında Adviye Gülel’le evlendi. Bir yıl sonra kızları Eren doğdu. Şiir sanatına “çok ciddi şekilde sarılma” süreci de aynı dönemde başladı. 1979 yılından itibaren Türk Dili, Yusufçuk, Tan, Yazın ve Yarın dergilerinde ilk şiirleri yayımlandı. Şair bir babanın oğlu olan Aysan’ın henüz 12 veya 13 yaşlarındayken şiir yazmaya başladığı, fakat 1979 gibi geç bir tarihe kadar şiirlerinin olgunlaşmasını beklediği söylenebilir. Nitekim şiir dünyasına bu ani girişi hiç “yadırganmadı”. Şiirlerinin dili, estetiği ve altyapısı güçlü, bunların da ötesinde “olgun” bulundu. Şiir kitapları da kısa bir süre sonra art arda yayımlanmaya başladı. İlk şiir kitabı Karşı Gece’yi (Yeni Türkü Şiir Yayınları, 1983), Sesler ve Küller (Varlık Yayınları, 1984), Deniz Feneri (Puhu Kitap, 1987), Eylül (Hacan Yayınları, 1988) ve Şiirler (Elyazıları Yayıncılık, 1990) adlı şiir kitapları izledi. Aysan, şiir kitaplarıyla sırasıyla Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü (1984), Abdi İpekçi Barış ve Demokrasi Şiir Ödülü (1986) ve Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü (1986) kazandı. Şiiri “dil ve üslup sorunu” olarak kavrayan, “politik ve toplumcu gerçekliği” şiirinin merkezine oturtan ama bunu yaparken şiirini politik bir propaganda aracına dönüştürmeyen kendine has bir dili vardı. Bireysel sorunları toplumsal izleklere taşıdığı şiirlerinin temaları çoğunlukla aşk, insan sevgisi, kadın, doğa, ölüm, kaçış, karamsarlık, yalnızlık, umut, toplumsal konular ve cezaevi sorunlarıydı.

1979 yılında çıkan afla Ankara Üniversitesi’ndeki tıp öğrenimine 4. sınıftan dönüş yaptı. 1984 yılında Tıp Fakültesi’ni bitirerek hekimlik yapmaya başladı. İzmit Verem Savaş Dispanseri’ndeki sekiz aylık “zorunlu sürgünden” sonra Ankara’ya tayin oldu. 1991 yılında psikiyatri ihtisasını tamamlayarak Ankara SSK Yenişehir Dispanseri’nde psikiyatri hekimi olarak göreve başladı. Üniversite yıllarından itibaren politik mücadelenin içinde yer almış olan Aysan, aynı zamanda NÜSHED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği) Yönetim Kurulu’na ve Ankara Tabip Odası ile Genel Sağlık-İş Sendikası’na üyeydi. Ayrıca Edebiyatçılar Derneği’nin kuruluşuna katılarak Genel Yönetim Kurulu’nda yer aldı. 1993 yılının ilk aylarında da Ankara Kızılay’da kendi özel muayenehanesini açtı. 

Sivas 1993:

Behçet Aysan, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı yazarlardan biriydi. 30 Haziran 1993 günü akşamı, şenliğe çağrılı sanatçıların yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra şenliğe çağrılı yazarlar kitaplarını imzalamak ve okuyucularla söyleşiler yapmak üzere Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan kitap stantlarına geçti. Aysan’ın masası Buruciye Medresesi’nin arka tarafında, şair dostları Metin Altıok ile Uğur Kaynar’ın masalarına bitişikti. Kitaplarını imzaladı, genç takipçileriyle söyleşti. 

2 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da yazar arkadaşlarıyla birlikte kitaplarını imzalamak ve söyleşiler yapmak üzere yeniden Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Kitaplarını imzaladıktan ve okuyucularıyla söyleştikten sonra Cumhuriyet Lokantası’na geçti. Akşam saat 20.00’de Buruciye Medresesi’nde yapılacak Şiir Akşamı’nda panelist idi. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Behçet Aysan da diğer yazar arkadaşları gibi olaylar durulana kadar, konakladığı Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.

Behçet Aysan (44), 6 Temmuz günü Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. 

Yayımlanmış Eserleri

Karşı Gece (Yeni Türkü Şiir Yayınları, 1983), Sesler ve Küller (Varlık Yayınları, 1984), Deniz Feneri (Puhu Kitap,1987), Eylül (Hacan Yayınları, 1988), Şiirler (Elyazıları Yayıncılık,1990), Düello- Bütün Şiirleri (Adam Yayınları, 1993), Leke ve Şiir (Öteki Yayınevi, 1998), Üç Kardeştiler (Çocuklar için radyo oyunu, Prospero Yayınları,1995)

Behçet Aysan’ın Ardından

Behçet Aysan Kitabı (Edebiyatçılar Derneği, 1993), Deniz Feneri: Behçet Aysan Kitabı (Eren Aysan ve Salih Bolat, UM:AG Yayınları, 2006), Merdivende Üç Şair (Orhan Tüleylioğlu, Kırmızı Kedi Yayınları, 2012), Bir Eflatun Ölüm (Eren Aysan, UM:AG Yayınları, 2013), Behçet Aysan Şiir Ödülü (Türk Tabipleri Birliği tarafından 1995 yılından itibaren her yıl).