Nesimi Çimen, 1931 yılında Adana’nın Saimbeyli kazasının Fatmakuyu köyünde doğdu. Derviş Cemal Ocağı’na bağlı Hasan Dede’nin oğluydu. Cemlerin yapıldığı, curaların çalındığı, deyişlerin ve türkülerin okunduğu bir dünyaya gözünü açtı. 10 yaşındayken ailesiyle birlikte Adana’dan Kayseri’nin Sarız ilçesinin İncemal (Cemalan) köyüne taşındılar. İlk gençlik yılları da bu köyde geçti. İlkokul eğitimi sadece üç ay sürmüş olan Çimen, amcasıyla birlikte kalaycılık yapıyordu. Henüz 11 yaşındayken amcasının curasını eline aldı. Dede geleneği curayı çalmaya başladı. Bir yıl sonra da cemlerde zákirlik yapmaya başladı. Köy ağasının kızı Dilber Hanım’a âşık oldu. 1949 yılında kalaycı Nesimi Çimen ile Dilber Tan, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine kaçarak evlendi. İlk plağını da aynı yıl çıkardı. 1956 yılında askerden dönen Çimen, o yıllarda Adana’ya bağlı olan Kadirli ilçesine taşındı.
1960’lı yıllar Nesimi Çimen’in hem sanatsal hem de politik yaşamında önemli dönüşümlerin yaşandığı bir tarihsel kesit oldu. 1962 yılında İstanbul’a giden Çimen, Almanya’ya işçi olarak gitmeye hazırlanıyordu. Sağlık kontrollerinden geçemeyince İstanbul’da iş aramaya başladı. Adana’dan tanışık olduğu edebiyatçı Yaşar Kemal aracılığıyla bir mozaik fabrikasında iş buldu. Fabrikada başlayan grev dalgası büyüdü. İşten atılanlar arasında grev yapan Nesimi Çimen de vardı. Mozaik fabrikasındaki deneyimi sadece dokuz ay sürmüştü.Parası ve kalacak yeri yoktu. Yaşar Kemal’i bulmak umuduyla Türkiye İşçi Partisi binasına gitti. Yaşar Kemal’i bulamadı ama partinin gençlik kolları başkanı olan Ali Yaşar’la tanıştı. Parti binasında kalmayabaşladı. Daha sonra bir gecekondu kiralayıp ailesini de İstanbul’a getirdi.
İstanbul’dayken daha öncesinde “sembolik olarak icra ettiği curayı kitleler önünde âşık sıfatıyla çalmaya” başladı. Öncelikle “usta malı eserler” seslendiriyordu. Pir Sultan Abdal, Hatayi, Virani, Kul Himmet ve Kul Nesimi gibi ulu ozanların eserleri bunlardan sadece bazılarıydı. Daha sonra kendi eserlerini de seslendirmeye başladı. Ozan olarak eser yaratma sürecini “doğurma hali” olarak tarif eden Çimen, “gerek inançsal ve kültürel kimliğinin” birikimiyle gerek Türkiye’nin o yıllardaki politik atmosferiyle de hemhal olmasının sonucu olarak “siyası içerikli” eserler üretti. Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Yılmaz Güney, Abidin Dino, Fakir Baykurt, Feyzullah Çınar, Mahzuni Şerif ve İsmail Daimi Baba gibi ozanlar, sanatçılar, edebiyatçılar ve politikacılar Nesimi ailesinin Kavacık’taki “iki göz gecekondularının” daimi konukları arasındaydı. Türkiye İşçi Partisi üyesi de olan Çimen, başlangıçta partinin düzenlediği küçük dinletilerde sahne aldı. Daha sonra geniş kitlelere seslenme şansı bulduğu etkinliklerde de yer aldı. “Halk ozanı halktan, ezilen sınıftan, yoksuldan çıkmıştır”, bu yüzden “halk ozanı halkın kendisidir zaten” diyen Çimen, konserlerinde “kendi görüş, yetenek ve algısıyla yazdığı şathiye (taşlama), methiye (güzelleme), düvaz, deyiş gibi edebi formlarda inançsal, felsefik, toplumsal ve siyasi içerikli eserler” seslendirdi.
Müzik sanatı dışında sinema ve tiyatro deneyimleri de oldu. 1965 yılında senaryosunu Yaşar Kemal’in yazdığı, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Muradın Türküsü adlı filmde küçük bir rol aldı. Kuruluşundada yer aldığı ve içinde Müjdat Gezen, Ayberk Çölok, Ersun Kazançel, Tuncer Necmioğlu, Tuncel Kurtiz, Mustafa Alabora ve Halil Ergün’ün de olduğu Halk Oyuncuları Tiyatrosu’yla Erol Toy’un yazdığı Pir Sultan Abdal oyununda oynadı. Oyun İstanbul ve Ankara’da sahnelendikten sonra Anadolu turneleri başladı. 1967 yılında Tunceli’de oyun oynanırken olaylar çıktı. Tiyatro oyuncularının da gözaltına alındığı bu olaylardaNesimi Çimen gözaltında işkence gördü.
1970’li yıllarda Avrupa’ya çıktı. İlk yurtdışı seyahati Fransa’ya oldu. Abidin Dino, Pertev Naili Boratav ve Niyazi Berkes’in Paris’te konuğu oldu. Nesimi Çimen’i Paris’teki halk sanatçılarıyla tanıştırdılar. Curasıyla yoğun ilgi gördü. Üniversitelere davet edildi. Paris Radyosu’nda program yaptı. Fransa, Almanya, İngiltere, Norveç, Danimarka ve Hollanda’da halk konserleri verdi. İki yıl boyunca Stockholm’de dersler de veren Çimen, çalışmalarının çoğunu da yurtdışında yaptı. 1970 yılında Almanya’da 6 plaklık bir seri doldurdu. Aynı yıl Fransa’da iki kaset ve bir longplay çıkardı. Daha sonra Almanya’da 3 kaset, İsveç’te iki kaset daha doldurdu. Türkiye’nin aksine Avrupa’da büyük bir ilgi gören Çimen, curanın “ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmasında çok önemli bir rol oynadı”.
1970’lerde sadece Avrupa’da değil, aynı zamanda Türkiye’de de konserler vermeyi sürdürdü. 1975 yılının Mart ayında Ankara’da ve Haziran ayında İstanbul’da ilk Şah İsmail Gecesi’ni düzenledi. Nesimi Çimen, Şah İsmail Gecesi etkinliklerini Anadolu’nun muhtelif yerlerine yaymak istemiş olsa da Demirel hükümeti buna izin vermedi.1980’lerin sonunda ise eşi Dilber Çimen’den boşandı. Makbule Hanım ile tanıştıktan bir yıl sonra evlendiler. Evlilik kararının ardından Hatay’ın İskenderun ilçesinde taşındılar. İskenderun’da sanatsal üretimine ve konserlere devam ediyordu. İsveç’te oturum izni olan Çimen, 1993 yılında Makbule Çimen’e de İsveç’ten oturum izni aldı. Oraya gitmeyi planlıyorlardı.
Sivas 1993:
Nesimi Çimen, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı sanatçılardan biriydi. “Sivas’a gidebilmek için 500 bin lira borç alarak” önce Hatay’dan Ankara’ya geldi. 30 Haziran akşamı, eşi Makbule Çimen’le birlikte şenliğe çağrılı sanatçıların yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı.
1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen Halk Gecesi etkinliğinde sahneye çıktı. Spor Salonu’nu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında türkülerini ve deyişlerini okudu. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı.Makbule Çimen de seyirciler arasındaydı.
2 Temmuz Cuma günü öğle saatlerinde ise olaylar başladı. Nesimi ve Makbule Çimen bir gece önceki etkinlikten sonra otele çok geç saatte dönmüşlerdi. Öğle saatlerinde uyandılar. Kahvaltı yapmak için Cumhuriyet Lokantası’na yöneldiler. Otelden çıktıkları an saldırganların sloganlar eşliğinde Valilik binasına yürüdüklerini gördüler. Otele geri döndüler. Kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından otel kuşatıldı. Nesimi Çimen ve Makbule Çimen de şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Nesimi Çimen (62), 8 Temmuz günü İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Makbule Çimen ise otelden vücudundaki ağır yanıklarla kurtulabildi. Yaklaşık üç ay uyutulan Makbule Çimen, Cerrahpaşa Hastanesi’nde gördüğü uzun tedavi sürecinden sonra hayata yeniden tutundu.