Mitinge siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, kadın örgütleri ve sendikalar katıldı. Mitingde sık sık “Devletin Alevi’si olmayacağız”, “Aleviler vardır, Alevilik haktır”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları atıldı. Katılımcılar ÇEDES projesine, Sivas Katliamı davasının düşürülmesine, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı‘nın kurulmasına tepki gösterdi.
Miting öncesinde çeşitli noktalarda bir araya gelen kurumlar, polisin sloganları engelleme çabasına rağmen taleplerini içeren sloganlarla yürüyüşle miting alanına geçti. Miting katılımcıları, “ÇEDES protokolü iptal edilsin”, “Savaşa değil, eğitime bütçe”, “Laik, bilimsel, anadilde eğitim”, “Eşit yurttaşlık istiyoruz” yazılı dövizler taşıdı.
“MİLYONLARI AÇLIĞA MAHKUM EDENLERE BERABER İTİRAZ EDİYORUZ”
Açıklama öncesinde siyasi tutsakların isimleri tek tek okunarak, “Siyasi tutsaklara özgürlük” denildi, mücadelede kaybedilenler için saygı duruşu gerçekleştirildi. Açıklama öncesinde farklı cemevlerinden zakirler deyişler söyledi.
Ortak açıklama öncesi Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan söz aldı. Laik bilimsel bir eğitim ve insanca yaşam için toplandıklarını ifade eden Aslan, “Biz birileri gibi inkarcı, tekçi ve dinci değiliz” dedi. Son günlerde Alevilerin ülkeyi bölmek için alana çıktığı söylemlerine de yanıt veren Aslan, “Biz de diyoruz ki bu ülke bizim. Sizin gibi ırkçı, tekçi, hırsız ve şeriatçılara bu ülkeyi bırakmayacağız. Biz bu ülkenin demokratikleşmesi için mücadele ediyoruz” diye konuştu. Herkesin kendi dilini, inancını fikrini özgürce ifade edebileceği bir çiçek tarlasına dönüştürmek istediklerini belirten Aslan, Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın MEB gibi çalıştığının altını çizdi. ÇEDES projesine de dikkat çeken Aslan, okullara imam atandığını kaydetti. Devletin okullarında kendi inancını dayatamayacağını vurgulayan Aslan, “Elini inancımdan çek. Haddini bil diyoruz. İnkarcı tekçi anlayışı iktidardan indirene dek mücadele edeceğiz” diyerek sözlerine son verdi.
“KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ”
Çağrıcı kurumlar adına ortak basın açıklamayı Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengünlü ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cuma Erçe okudu. Ülkeyi yöneten ve milyonları açlığa, sefalete, işsizliğe mahkûm edenlere, toplumu kutuplaştıranlara, halkları ayrıştıranlara, inkarcılara, asimilasyonculara karşı hep birlikte itiraz ettiklerini söyleyen Şengünlü, “İnancından, kimliğinden, cinsel yöneliminden ve politik görüşünden dolayı ötekileştirilenler olarak AKP/MHP hükümetinin ve tekçi ve inkârcı siyasal iktidarın baskılarına boyun eğmiyor ve karanlığa teslim olmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.
Ülkeyi karanlığa sürükleyen anlayışa karşı birlikte mücadele etmekten başka çare olmadığını ifade eden Cuma Erçe, “Emperyalizm destekli İsrail Siyonizmi ile gerici ve şeriatçı Hamas arasında süren savaşın yükünü ve acısını yoksul ve mazlum Filistin halkı çekmektedir. Filistin halkının onurlu özgürlük mücadelesi bu iki gerici güç tarafından gölgelenmiştir. Biz Aleviler dünyanın neresinde olursa olsun, amasız, fakatsız mazlumun yanında zalimin karşısındayız” diye konuştu.
“SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ”
İsrail’le ikili anlaşmaları devam ettirenlere seslenen Cuma Erçe, “Suriye’de savaş suçu işleyenler Ortadoğu’da barış çağrısı yapamazlar. Biz Aleviler Suriye’ye alkış çalan, Gazze’ye ağıt yakan iki yüzlü bir tutum içinde olmayız. Savaşa hayır, barış hemen şimdi demeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İktidarın belediyelere kayyum atadığı, milletvekillerini cezaevinde tutulduğuna dikkat çeken Seher Şengünlü, şu ifadeleri kullandı: “İnsanlığa karşı işlenen suçların başında gelen Madımak davasını zaman aşımına uğratan, 33 canımızın katillerini serbest bırakan anlayış ile, kardeşimiz Hrant Dink’in katilini, kadın düşmanlarını, çocuk tacizcilerini, mafya liderlerini, uyuşturucu baronlarını serbest bırakıp, devrimcileri, sosyalistleri, aydınları, gazetecileri haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevlerinde ağır tecrit koşullarında tutsak eden anlayış aynı anlayıştır. Antidemokratik 12 Eylül anayasasına dahi uymayarak Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayıp, hukukçulara parmak sallamak darbeciliktir. Türk Tabipleri Birliği’ne kayyum atamak darbeciliktir.”
Erçe, iktidarın çevreyi talan etmesine, kentsel dönüşüm yasasında yapılan değişikliklere dikkat çekerek, herkesi yaşam alanlarına sahip çıkmaya davet etti. ÇEDES ve benzeri projelerle sürdürülen cinsiyetçi ve şeriatçı politikalara karşı, faşizme ve karanlığa geçit verilmeyeceği tekrar etti.
‘BU ÜLKEYİ BİRLİKTE ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ’
Erçe, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı‘nın asimilasyon üssü haline geldiğine ve bu başkanlığı tanınmadıkları söyledi, “Devletin Alevi’si olmayacağız” dedi. Asimilasyoncu politikaların; gerici, ırkçı, tekçi, dinci eğitim sisteminin kabul edilmediği; laik, demokratik, bilimsel, parasız ve anadilde eğitim mücadelesinden vazgeçilmeyeceklerini aktardı.
Zorunlu din derslerinin kalkması, Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın kaldırılması, dergahların, vakıfların, ibadethanelerin Alevilere teslim edilmesi, Madımak Oteli‘nin utanç müzesine dönüştürülmesi ve tüm katliamlarla yüzleşilmesi, Cemevleri ve inancın anayasal güvence altına alınması, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı‘nın feshedilmesi taleplerini sıralayan Şengünlü, eşit yurttaşlık hakkı talebini yineledi.
Erçe, son olarak şunları söyledi: “Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Zulme boyun eğmeyeceğiz, zalime biat etmeyeceğiz. Hak ve hakikat mücadelemizden, laik demokratik cumhuriyet idealimizden vaz geçmeyeceğiz. Cumhuriyetin birinci yüzyılında ötekileştirilmiş bütün halklar olarak bir araya gelip, omuz omuza mücadele edecek ve bu ülkeyi birlikte özgürleştireceğiz. Bugün bu meydanda bunu bir kez daha ilan ediyoruz. Kurtuluş kendi kollarımızdadır. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiç birimiz diyoruz” Açıklamanın ardından miting zakirlerin deyişleri eşliğinde sonlandırıldı.